Arabanın üzerindeki karları temizleyip, geçtim direksiyona...Şehri tam çıkmıştım ki, aksilikler silsilesi kendini göstermeye başladı...Kah yolun kenarına park etmiş bekleyen kamyonlar, kah yolu kapatan başka araçlar...Dur kalklarla devam ediyordum. Bir ara yol açıldı...Artık kaplumbağa hızıyla ilerlememeliydim...Hızlandım...Bu ikinci hataydı...İlki mi neydi? Tabii ki yola çıkmak...Derken aracın hakimiyetini kaybettim bulamıyorum...
Araçla karda dans çok da keyifli değildi...Sağ taraftaki bariyerin beni çağıran havasına kapıldım gidiyorum...O ara, az sonra olacakları saniyenin bilmem kaçta kaçı bir hızla düşünüyordum...Beni bulacakları hurdaya dönmüş araçta; sıkışıp kalmış, kanlar içindeki halimi bile görebiliyordum...Sonra kendime gelip, diraksiyonu sola kırmayı başarabilmiştim ama aracın koca kıçını bariyere vermesini engelleyememiştim...Çarpma anının sesi ürkütücüydü ne yalan söyliim...Devriye gezen ve yolda kalmışlara yol gösteren, kazaların raporunu tutan trafik otosu benim de yardımıma koştu...Sonra o Amerikan filmlerindeki diyaloglara benzer bi konuşma geçti aramızda :
'' Yolun bundan sonraki kısmı çok daha kötü dostum...Zincirsiz ve kış lastiksik ilerlemek imkansız... Bence ileriden dön ve evine git.'' '' Peki memur bey...''
'' Yolun bundan sonraki kısmı çok daha kötü dostum...Zincirsiz ve kış lastiksik ilerlemek imkansız... Bence ileriden dön ve evine git.'' '' Peki memur bey...''
Memur beyin söylediği gibi yaptım...Bir kaç kilometre ilerdeki yol ayrımından dönüp, eve gittim...Madem bugün ailemi görmeye niyetlenmiştim, o zaman bu yolculuk işini toplu taşıma aracıyla gerçekleştirmeliydim. Arabayı oturduğum binanın önüne parkedip, belediye otobüsü maarifetiyle otogara ulaştım...Minibüsteki yerimi aldım. Birazdan aynı etabı grup halinde deneyecektik...Heyecanlıydım...
Karlı bir cumartesi sabahı, evine sevdiklerine ulaşmaya çalışan yolcu huzuru dolu minibüsün tekerleğinden çıkan zincir sesleri, güvenimizi de sarıp sarmalıyordu...Kar altında ayrı güzel duran çam ağaçlarını seyre dalıp, ilerliyorduk...
1. ve kişisel denememde hüsrana uğradığım noktaya ulaşamadan yolda kalakaldık...İşgüzar şoför, bir kaç yeri arayıp yol durumunu öğrendikten sonra bize doğru dönüp;
'' Bu yolda ilerlememiz çok zor.Acil işiniz yoksa geri dönelim.'' dedi...Canım yurdumda demokrasiyi özümsemiş yurttaş kimliğimiz bir kez daha gösterdi kendini... ''Dönelim diyenler? '' , '' Devam edelim diyenler? ''Oy
çokluğuyla geri dönme kararı aldık...Yalnız bu ezici üstünlüğü hazmademeyen yaşı geçkin bir teyze vardı ki, demokrat çoğunluğun hışmından korkmuş olsa gerek, kendi kendine alçak sesle homurdanıyordu :
'' Bu ne canım? Ben evime gitmek istiyorum.Bu karayolları uyuyor mu? vs..vs...''
1. ve kişisel denememde hüsrana uğradığım noktaya ulaşamadan yolda kalakaldık...İşgüzar şoför, bir kaç yeri arayıp yol durumunu öğrendikten sonra bize doğru dönüp;
'' Bu yolda ilerlememiz çok zor.Acil işiniz yoksa geri dönelim.'' dedi...Canım yurdumda demokrasiyi özümsemiş yurttaş kimliğimiz bir kez daha gösterdi kendini... ''Dönelim diyenler? '' , '' Devam edelim diyenler? ''Oy
çokluğuyla geri dönme kararı aldık...Yalnız bu ezici üstünlüğü hazmademeyen yaşı geçkin bir teyze vardı ki, demokrat çoğunluğun hışmından korkmuş olsa gerek, kendi kendine alçak sesle homurdanıyordu :
'' Bu ne canım? Ben evime gitmek istiyorum.Bu karayolları uyuyor mu? vs..vs...''
O yataktan hiç kalkmamalı, gerine gerine uyumaya devam etmeli, sıkı bir kahvaltı sonrası çay ve sigara eşliğinde pencere camından karın yağışını izlemeliydim...Hala geç kalmış sayılmazdım...( Burada yazar, dönüş esnasında iç sesini dinlemektedir.) Sonra bi başka teyzenin şu cümleleriyle kendime geldim : '' Bakale...Bakale biz gelemiyok... Yollar dıkalu. Arabalar gitmiyi... Heee he ! Geri dönüyok.''
Sonunda otogara ulaştık...Bu yolculuk denemesi de başarısızlıkla sonuçlanınca ödediğim bedeli geri almalıydım. Cevval bir tavırla sordum :
'' Yol ücretlerini iade edecek misiniz? '' diğer yolcuların da sesi olmuştum. Sayemde paralarını kurtardılar. Bu arada yola devam edelim diyen yaşı geçkin teyze hala homurdanıyordu...Üniversiteli iki kızın minnettar bakışları arasında, bi kahraman edasıyla oradan ayrıldım...Yine otobüs maarfetiyle hikayenin başladığı yere, evime döndüm...En başından yapmam gereken şeyleri yaptım...Güzel bir kahvaltı hazırladım, karnımı doyurdum...Çayımı sigaramı alıp, mutfak penceresinin camından dışarıyı beyaza, yolculuğu çileye boyayan karı izledim...Kırık bir benzin deposu kapağı, göçmüş bir sağ arka, yollarda kaybolup gitmiş bir bikaç saatten öte, yorgun, kırgın ve öfkeli bir ruh halim vardı elimde, bir de minibüs camından çekilmiş şu fotoğraf karesi :
'' Yol ücretlerini iade edecek misiniz? '' diğer yolcuların da sesi olmuştum. Sayemde paralarını kurtardılar. Bu arada yola devam edelim diyen yaşı geçkin teyze hala homurdanıyordu...Üniversiteli iki kızın minnettar bakışları arasında, bi kahraman edasıyla oradan ayrıldım...Yine otobüs maarfetiyle hikayenin başladığı yere, evime döndüm...En başından yapmam gereken şeyleri yaptım...Güzel bir kahvaltı hazırladım, karnımı doyurdum...Çayımı sigaramı alıp, mutfak penceresinin camından dışarıyı beyaza, yolculuğu çileye boyayan karı izledim...Kırık bir benzin deposu kapağı, göçmüş bir sağ arka, yollarda kaybolup gitmiş bir bikaç saatten öte, yorgun, kırgın ve öfkeli bir ruh halim vardı elimde, bir de minibüs camından çekilmiş şu fotoğraf karesi :
Bu cumartesiden çıkarılacak dersler :
1. Kaygan zeminlerin adamı değilsen, kaygan zeminde zincirsiz yola çıkma.
2. Kaygan zeminde vites büyütme.
3. Vaktiyle verilmiş sadakalar hayat kurtarır.
4. Demokrasi güzel şey.
5. Almadığın hizmet için para ödeme.
6. Çoğunluğun kararına saygı duy.
7. Bakale...Biz gelemiyok !8. Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer, kürkçü dükkanıdır.
9. Çay ve sigara muhteşem ikili.
10. ve son : İnsanın evi gibi yok...Benim de sevgilim gibi...Bütün bu hikayeyi telefonda ona anlatırken ben burnumdan soluyordum, o gülmekten ölüyordu...
0 yorum:
Yorum Gönder