Başlığa bakınca, aklından müstehcen şeyler geçiyorsa, gülerim haline eyy okur ! Yüzündeki muzip gülümsemeyi sil hemen ve devam et okumaya. ( Burada yazar ; kendini bi halt sanmaktadır. )
Mutlak mutluluk da, mutlak mutsuzluk da yoktur ya hani...Hayat anlardan ve anları oluşturan ayrıntılardan ibarettir... Küçücük şeyler vardır bizi mutlu eden, mutsuzluk yaşatan...( Burada yazar ; kendini ermiş hissetmektedir. )
Örneklere geçelim mi? Ziira sadet( Sadet'i tanımam) bizi bekler...Gelelim bakalım :
Mandalinayı soyup, bir dilimini ayırıp,atarım ağzıma... İçkıvrımının tam ortasından bir diş darbesi... Bütün c vitamininin ağıziçi boşluğuma fışkırdığı an...
Teneke kutulu içeceklerin ( ki benim tercihim bira olur genellikle ) açma halkasını çektiğimde çıkan o ses...Hayata bi skeee! çektiğimiz an...
Hapşırık sonrası avucuma yapışan larva benzeri balgam parçacığını bir fiskeyle elimden ayırdığım an...Nereye gittiğinin önemi yok...
Bütün gün dilime dolanmış bir şarkıya, müzik kanallarından birini açar açmaz rastladığım an...
Sigaramın külünün biriktiğini farkedip, tam da dalını terkettiğini anladığımda avcuma hapsettiğim an...
Google Abiye sorgulattığım bi meseleye, ilk ''tık'' ta yanıt bulduğum an...
İş dönüşü kapıyı açar açmaz kenefe girip, idrar kesemin çeperine akılalmaz bi basınç uygulayan idrarı ait olduğu yere gönderdiğim an...( Ohhh dünya varmış hesabı ...Burada yazar ; rahatlamış olmanın altını çizmektedir... )
Cep telden saate baktığımda, saat ve dakikanın aynı olduğu ana tanık olduğum an... Misal : 17:17 ( O da beni düşünüyor...Burada yazar ; romantizme gönderme yapmaktadır... )
Msn de sevgiliyle yazışılmaktadır...Derken web-cam ler açılmak istenir...Bağlanılıyordur...Beklerim...Vee...O bağlantı anı...Sevgilimi karşımda gördüğüm an...( Burada yazar ; hala romantizimden çıkamadığını ve sevgilisini çok özlediğini belirtmek ister gibidir... )
Diş fırçaladıktan sonra aldığım ilk nefesin ferahlığını hissettiğim an...( Burada yazar ; hijyene verdiği önemi sergilemektedir...)
Bir dosyanın, bir yazının tamamlanma aşamasında, son cümleden sonra noktanın koyulduğu an... ( Daha o ana çok var lan ! Burada yazarın içsesi ; yazmaya devam etmesi gerektiğini hatırlatmaktadır... )
Bulaşıkların yıkanıp, ocağın temizlenip, tezgahın silinip, bezin durulanıp, sıkılıp, armatürün başına yerleştirildiği an...( Burada yazar, yine mutfağını bok götürdüğünü ima etmektedir... )
Bi belgesel, bi bilgisel, bi yarışmasal bişii izlediğimde
'' Aaa ben bunu biliyorum.'' dediğim an...( Burada yazar engin bilgi birikimine ya da kendi deyimiyle gereksiz bilgiler çöplüğüne güvenini tazelemektedir. )
Bi belediye, bi halk otobüsüne binişte akıllı biletimde geçerli ''bas - geç''olduğundan emin olamadığım halde, madara olmak pahasına kartı manyetik okuyucuyla öpüştürdüğümde onay dııtını duyduğum an...( Burada yazar ; teşhis sanatı yapmaktadır... Edebi sanatlar konusunda fena sayılmaz kendisi...)
Yeterince mutlu olduk sanırım...Ama hayat salt mutluluktan ibaret değil. Öyle anlar var ki ; küçücük de olsa insanı mutsuz olmaya itebiliyor... ( Burada yazar ; yine çokbilmiş bi edaya bürünmüştür ve mutsuz olduğu anlara geçiş yapmak istemektedir...Ziira sadet - ki hala tanımam kendisini - hala bizi beklemektedir... )
Sigara paketini açış bandından açarım ama o lanet şerit elime yapışıp, bi türlü bırakmaz...Öfkeden kudurduğum an...
Açma şeritleriyle başım belada...Bir güzel silindirik bisküvi almışım...Tutkunuyum..Bir an önce o lezzetle buluşmak istiyorum ama paket, açılmamak üzere imal edilmiş sanki...Anahtarla, diş darbesiyle bi şekilde açmışım...Paketin sonunda rastladığım kırmızı şeriti gördüğüm an...( Burada yazar ; mal olduğunu değil, sabırsız olduğunu belirtmektedir...Paketi ters tutmuş olabilir... )
Çok sıkışmışım...Küçük abdest yapmışım...Sallamışım, sıkmışım...Tam donumu çekerken bir damla dahanın aktığı an...( Burada yazar ; erkek okurların ortak derdini şu veciz sözle özetlemek istemektedir ; Ne kadar sallarsan salla, dona düşer son damla... )
Hani ilk bölümde hapşırmıştım da elimde larva benzeri bi balgam parçacığı kalmıştı.Bi fiske darbesiyle gönderdiğimi söylemiştim.Gönderemediğim an...( Burada yazar okurun hafızasını test etmektedir... )
Kapısı yekpare cam olan bi dükkanın yine aynı kapısını ardına kadar açık zannedip, tosladığım an...( Burada yazara gülebilirsiniz... )
Severek takip ettiğim bi programın son reklam arasında sigara molası vermişken sigara içiş süresiyle reklam süresini örtüştüremeyip, döndüğümde programın ''role-caption'' una rastaladığım an...
Sigara demişken, sigarayı dudağımla buluşturup, ilk nefes sonrası sigaranın izmaritini oluşturan o sarı ve benekli, süngersi dokunun dudağımdan ayrılmak isteyip, zorla ayırdığımda dudak epitelimden bi örnek kopardığı an...O ne acıdır o....( Burada yazar ; sağlam bi içici olduğunu aşikar etmiştir... )
Yorgun geçen bi haftanın sonrası, öğlene kadar deliksiz uyuma fikriyle girdiğim yatağımdan bi cumartesi sabahı yine işe kalkış saatinde uyandığım an...( Burada yazar ; biyolojik saatiyle sorunlu olduğunu anlatmaktadır. )
Bir dosyanın, bir yazının tamamlanma aşamasında, son cümleden sonra noktanın koyulduğu andan bi önceki an, sistemin çöktüğü, bağlantının kesildiği an...Silbaştan yeniden dediğim an....( Burada yazar ; sadece küfreder ki okumak istemezsin... )
Acilen birini aramam gerektiğinde, karşıdan gelen '' Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor.'' la başlayan cümleyi duyduğum an... ( Burada yazar sevgiliye ulaşamamanın kendisinde yarattığı sıkıntıdan dem vurmaktadır... )
Bir yazıya başlayıp, sonunu bi türlü bağlayamacağımı düşündüğüm an...( Burada yazar ; yazıyı artık sonlandırmak istemektedir ama doğru an olup olmadığını bilememektedir... )
Hayat anlardan ibarettir... Küçük şeyler vardır, büyük şeyleri oluşturan...Hayat, küçük şeylerden yansıyan büyük bir ayrıntıdır...Hayat bu küçük şeylerle anlamlıdır...Yok sayar, görmezden gelirsek neler kaçırdığımızın da, nasıl yaşadığımızın da farkına varamayız...( Burada yazar ; giderayak kendini haklı çıkarmaya çalışmaktadır...Yersen... )
ÜSTÜN DÖKMEN ' E SAYGIYLA ...
0 yorum:
Yorum Gönder