Hadi bakalım hayırlı uğurlu olsun.Ondan bundan görüp, Google Abi'den sorgulattığın satırlara envai çeşit bloglarda rastladıktan sonra ''lan ben niye yazmıyorum ki? '' deyip, yok hesap al, yok şablon düzenle, blogtemaları pazarlayan sitelerde fink at, o mu olsun bu mu olsun, yok bu olmadı, sil baştan tekrar düzenle...Buton buton oldu gözüm...Sonunda!...(ohhh!...) Rezil bir pazar gününü bu boş işlerle geçir...Okullu olsam, annem içerden şöyle seslenirdi muhtemel : '' Bırak o işleri de ders çalış biraz. Derss!''
Bu cümleyi asla kompitür başındayken duymadım.Bitür zamanlama hatası.Biz erken gelenlerdeniz...Bu cümle, bize ; bilye, çamura çivi saplamaca, çelik çomak oynarken söylendi hep... Hesapsız, kitapsız yıllardı.Şimdi olduğu gibi her vatandaşın sahip olduğu, olmayanlara '' Aaa gerçekten senin yok mu? '' denilen ya da, denir gibi bakılan feysbuk hesaplarının da, devletin beleşe verdiği okul kitaplarının da olmadığı yıllardı...O sebepten, o devrin çocukları bizler; pazar günlerini kompitür başında değil, sokakta it peşinde geçirirdik...İt taşlar, maç yapar, kavga ederdik.Yumurta göt kapısına dayanıncaya kadar da ödev mödev düşünmezdik...Ödevleri asla ''çıktı''kağıdıyla vermezdik...Bizimki de ''çıktı'' olurdu fekat, sancılı ve kapıya dayanmış bir yumurta çıktısı.Ne çıkarsa bahtına cinsinden...
Bütün günü sokakta geçirip, toz kir içinde eve girdiğimde hava kararmış olurdu.Yapılmayı bekleyen bir yığın ödev, kurumayı bekleyen, oraya buraya serilmiş bir yığın çamaşır...Evde yoğun bir tursil kokusu...( o dönem tüm deterjanlar ''Tursil'' diye anılırdı.) Televizyonda maç özetleri...''Bu karmaşada nasıl yetiştirilir bunca ödev? Yorgunum da...Karnımı doyurup erkenden yatsam....'' İçeriden başka bi içses...'' Haaa...O kadar ödevi baban yapacak sanki...''
Oflaya poflaya, yarımyamalak yapılan, yetişmeyenler için de '' Sabah erken kalkar, hallederim...'' teselli cümlesi kurulan o ders çalışma seansında, günün bütün yorgunluğu omuzlarıma çökerdi...Şimdiki çocuklar çok şanslı...Herşeyi bilen anne-babaları, dahası bilgisayarları var...Ağ dendiğinde aklına sadece ''balık ağı''gelen bizim nesil çocukların aksine, neredeyse hepsinin ''sosyal ağlar''da takılmışlığı var...Ben yine de özlüyorum bizim zamanları...O günlerden bugünlere değişmeyen tek şey ; pazartesi sendromu...Pazar günlerinin sıkıcılığı...
0 yorum:
Yorum Gönder